Florama’nın en basit temel versiyonunda bitkiler, tamamen beyaz, termal olarak kalıplanmış bir malzemeden yapılan bir çerçeve içerisine yerleştiriliyor. Yapımında kullanılan malzemelerin bazıları geri-dönüşümden elde ediliyor. (94 x 74 x 13 cm) boyutlarında bir çerçeve, 12 kadar bitki alabiliyor. Bunlar her zaman her yerde bulunan bitki veya otlar olabilir.
Florabo stüdyosu istek üzerine ahşap, reçine ve Corian’dan yapılma özel bir Florama çerçeve çeşidi de üretebiliyor. Kullanılan malzemeye bağlı olarak, farklı renk ve boyutlarda üretilmesi mümkün.
Sanatçılar, evde veya ofiste bu tarz bir çerçeve kullanımının faydalarının altını çizerken sadece estetik değil, aynı zamanda sağlık açısından da yararlarından bahsediyorlar. Bitkiler, yapıştırıcı, duvar kağıdı ve kumaşlarda kullanılan kimyasalları emerek oksijen üretiyorlar. Bunun yanı sıra, havanın nem seviyesini geliştiriyor, bakteri, virüs ve mantar sporlarıyla savaşıyor. Dahası, yeşilliğin göz ve beyinde sakinleştirici etkisi bulunuyor ve çevrelerinde bitkiler bulunan insanlar kendilerini nadiren hasta hissediyor.
“Yeşil duvar” yaklaşımı, aslen kaya gibi dikey yüzeylerde tropik bitki yetiştirme hakkında çalışan botanikçi Patrick Blanc ile bağdaştırılıyor. Bitkiler, kayalar takılı haldeyken yaşamaları için gerekli olan besleyici öğeleri topraktan değil sudan alıyorlar. Florama da aynı sistemi temel alıyor. Bitkiler, çerçevenin arkasından aşağı akan suyu çeken ve bunu bitkinin köklerine ileten keçe saksılara yerleştiriliyor.
Tasarımcılar, internet sitesinde şöyle yazıyor:
Büyük şehirlerin gelişimi “kentsel ekili alan”ların yaratılmasını gerekli kılıyor--alternatif bahçe ve ekosistemler. Kentsel betonlaşma, alan eksikliği ve çevrenin giderek küçülmesi karşısında kendimizi çaresiz ve tedirgin hissediyoruz. Bunu değiştirebiliriz. Bitki örtüsünün günlük hayatımız içerisinde aktif bir rolü olmasına, duyularımızı rahatlatmasına ve bizi canlandırmasına ve harekete geçirmesine izin verelim.
Kaynak: www.florabo.eu
Çeviren ve düzenleyen: Didem Bilgin