Sosyalleşmeyi öğrenmede en önemli ve temel başlangıçlardan biri olan sokak oyunları, oyun oynama tutkusunun insanoğluna kattığı en değerli kültürel miraslar arasında yer alıyor. Eski sokak oyunlarını keşfetmek ve canlandırmak ve bu oyunlar üzerinden kuşaklar arası entegrasyonu sağlamak amacıyla oluşturulan Gram nie sam adlı proje, Polonyalı çocukların unutulmuş veya kıyıda köşede kalmış sokak oyunlarıyla yeniden tanışmasını sağlıyor. Proje sayesinde tekrar gün yüzüne çıkarılan oyunların bir kısmı evrensel nitelikte olsa da bazılarının benzerlerini bulmak oldukça zor. Bu oyunlar, aynı zamanda sert komünist dönemde yaşanan bir çocukluğun, bugünün neslini nasıl şekillendirdiği hakkında fikir edinmemizi sağlıyor.
Ana okulu bahçesinde oyun oynayan çocuklar, fotoğraf: Narodowe Archiwum Cyfrowe (NAC)
Serso ve Şişe Kapağı
Serso, Fransızca cerceau kelimesinin fonetik muadilidir ve kasnak anlamına gelir. Aslında kökeni antik Roma’ya kadar uzanan oyunun popülerliği 20. yüzyıla geçerken arttı. Çiftli oynanan oyunda, iki kişi karşılıklı olarak durur ve hızlı bir şekilde birbirlerine bir yuvarlak halka atıp tutmaya başlar. İşte oyunun videosu:
Şişe kapağı yarışı ise bir klasik. Oyun için sadece bir miktar şişe kapağına, başlangıç ve bitiş çizgisini belirtmek için de bir tebeşir ya da bir çubuğa ihtiyacınız var. Oyuncular çeşitli engeller belirleyerek –yaprak, taş veya o an uygun olan ne varsa- yarış yolunu mümkün olduğunca karışık hale getirir. Oyuncular aynı anda başlamak suretiyle kendilerine ait şişe kapaklarını her defasında bir fiske vurarak ilerletmeye çalışır.
Cam Parçası Gizemleri
Bu aslında bir oyundan çok hoş bir ritüel veya gelenek. Genellikle kızların yaptığı bu eylem için düz, pürüzsüz bir cam parçası gerekir. Toprağa küçük bir çukur kazılır. Çukura hoş, özel bir nesne yerleştirilir. Örneğin bu, bir çiçek veya bir çiçek buketi olabilir. Ardından bu nesnenin üzerine cam parçası yerleştirilir Bu “gizem” ya da “adak taşı”nın üzeri de tekrar toprakla örtülür ve yeri ise bir sır olarak kalır.
Piwko przeciwko
Oyunun adının tam çevirisi neredeyse imkansız. Öncelikle, geniş bir alan seçilir. Her oyuncu bu alan içerisinde kendi bölgelerini belirler ve bu bölge, seçen kişinin ülkesi olur. Her oyuncu kendi ülkesini savunmakla yükümlüdür. Oyuncular bir daire etrafında ellerinde çakıl taşlarıyla, aynı anda "Piwko przeciwko, piwko przeciwko, wywołuję wojnę, wywołuję wojnę przeciwko…" diye bağırarak dönmeye başlar. Ardından savaş açmak istedikleri ülkenin adını bağırır ve ellerindeki taşları o ülkenin bölgesine ataralar. Ülkesine savaş açılan oyuncu yerdeki taşlardan birini mümkün olduğunca çabuk almaya çalışır; bu sırada diğer oyuncular kaçışır. Savaş açılan oyuncu, taşı aldığında “Dur” diye bağırır ve herkes olduğu yerde durur. Elinde taş bulunan oyuncu yeni bir savaş başlatacağı kişiyi seçer ve ona doğru üç adım yaklaşarak elindeki taşı atar. Eğer vurursa onun bölgesinin bir kısmını alır, tutturamazsa kendi bölgesinden bir miktar kaybeder. Oyun sonunda, ülkesi en büyük bölgeye sahip olan oyuncu kazanır.
Guma – Lastik Atlama
Lastik anlamına gelen guma, Türkiye’deki lastik atlama ile benzerdir. Çeşitli atlama kuralları vardır. Standart olarak son seviye bel hizası olmasına rağmen bazı cesur kızlar bu seviyeyi kol altı hizasına kadar çekmeyi sever.
Halı Çırpıcı
Eski günlerde evdeki halıların tozunu döverek atmak için kullanılan çırpıcılar çocukların en popüler oyun alanlarından birisiydi. Çocuklar bu dörtgen şekilli metal barlarda kendilerini sallandırır ve çeşitli akrobatik hareketler yapardı.
Oyuncaklar
Konu oyuncaklara gelince Komünist Polonya’daki çocukların üzerinde etkisi olan ve günümüze dek kalan pek fazla örnek yok. Andrzej Wolski tarafından yapılan belgesel Toys, ekonomik ve ideolojik engellerin hayal gücü ve yaratıcılığı nasıl arttırdığını gözler önüne seriyor. Komünist rejimin, o zamanki çocukların zihinlerindeki yansıması, Batılı çocukların sahip olduğu oyuncaklara ulaşamamaktı. Böylece, bu çocuklar yetişkinlerin dünyasından arta kalanlarla kendilerine başka bir dünya yarattı. Film aynı zamanda kağıt, cam, taş gibi materyallerle oluşturulan ev yapımı oyuncakların özgür fikirli bir neslin oluşmasında nasıl bir sıçrama taşı olduğunu anlatıyor.
Yazan: Anna Legierska,
Çeviren ve düzenleyen: Didem Bilgin
Kaynaklar: Adam Mickiewicz Enstitüsü, basın bültenleri, gramniesam