Bugüne kadar film ve videolarda insanların robotları taklit etmesine ve robot karakterleri canlandırmasına alışkınız. Hatta insanın robot gibi davranma hevesi o kadar yaygın ki, brekdans rüzgarı yıllarca dans pistlerindeki etkisini sürdürdü. Bu kez bunun tam tersiyle karşı karşıyayız. İnsanları taklit eden robotlar!
İnsan boyutundaki bu robotlar tamamen programlanabilen, algoritma ve kodlarla hayat bulan bir yapay zeka biçimi. Otomatik hareketleri ve durağan jestleri, onlara tiyatronun uslu öğrencileri havası veriyor. Onlar, hiçbir zaman repliklerini unutmuyor ya da geç kalmıyorlar. Dış yüzeylerindeki duygu odaklı Led ışıklandırmalar kostüm yerine geçiyor. LCD gözlü yaratıklar, duyguları kelime ve simgelerle ifade ediyorlar. RoboThespian, Polonya’da Vistula nehri kıyısında bulunan Kopernik Bilim Merkezi’nden bir sanatçı. 2010 yılında kurulan ekip, o zamandan bu yana yorgunluk nedir bilmeden 4 yaş ve üzeri için Salı ve Pazar günleri arası sahnelenen 12 oyun hazırladı.
Kopernik Merkezi’nin direktörü Robert Firmhofer, çalışma hakkında şunları söylüyor:
Büyük açılış için hazırlanırken, bunu dünyada bir tek bizim yaptığımızı bilmiyorduk. İzlerken, robotların hareket mekanizmalarını gözlemleyebiliyorsunuz: Mesela çalışan motorun sesini duymak gibi... Fakat onları aktörler tarafından yapılan kayıtlar seslendiriyor.
Düzlemler Ülkesi’nden bir Kare ve Dört Boyutlu Antigone
Profesyonel robotik aktörler, İngiltere merkezli Engineered Arts tarafından üretildi. Polonyalı aktörler (Piotr Fronczewski, Marian Opania, Wiktor Zborowski, Marta Lipińska, Jarosław Boberek ve Krzysztof Kowalewski) tarafından okunan dış seslerin programlanması altı ay sürdü. Sadece tek bir düğme hareketiyle tüyler ürpertici replikleri tamamen İngilizce okuyabilmeleri sağlandı. İlk performansları, bilim kurgu yazarı Stanisław Lem’in Mortal Engines adlı eserinin gösterimi oldu. Robotik Tiyatro’nun direktörü ve set tasarımcısı Paweł Kolanowski oyunla ilgili “Lem bizim için doğal bir seçimdi, fakat sadece bilim kurgu eserleriyle sınırlı kalmayacağız” yorumunu yapıyor ve ekliyor, “Ben, robot aktörlerin klasikleri oynamasını istiyorum. Sofokles’in Antigone’si zaman, mekan ve aksiyon bütünlüğü nedeniyle mükemmel bir seçim olurdu.”
Şimdilik, Robotik Tiyatro, Edwin A. Abbott'un 19. yüzyılda yayımladığı Düzlemler Ülkesi ya da özgün adıyla Flatland: A Romance of Many Dimensions kitabını temel alan The Secret Of An Empty Wardrobe ya da The Ghosts Of The Fourth Dimension oyunlarını sahneliyor. Programlarında aynı zamanda, Stanisław Lem’in bir kısa hikayesini temel alan Prince Ferrix and Princess Crystal oyunu yer alıyor. Yakında repertuarlarına girmesi planlanan bir de adaptasyon var: Hans Christian Andersen’den Father Knows Best.
Burada, insanları “canlandıran” robotik aktörler, özel olarak geliştirilmiş bir sahnede oynamalarına rağmen, izleyicilerin konforlu bir şekilde oturmalarını sağlayacak bir düzenek kurmayı başarmışlar. Fondaki çamur animasyonlar, robotların sert, metalik dış yüzeyleriyle çelişki yaratıyor. Hoparlörlerden gelen ses denemeleri ve özgün tonlamalar ise beş parçalık oyuncak ve küçük enstrümanlardan oluşan bir orkestradan geliyor.
Roboromantikler
Robotik Tiyatro’ya çok büyük bir ilgi var. 20 dakikalık gösterilerden oluşan matineler için boş yer bulmak neredeyse imkansız. Bu nedenle, izleyiciler 50 koltuktan birini ayırtabilmek için sıraya giriyor. Gizmag.com yazarı Jan Belezina, RoboThespian için yaptığı bir haberde şunları yazmış:
Eğer, büyüleyici bir hikayeci arıyorsanız, hemen bir dış-ses okuyucusu kiralayın ve ardından bu oyunculuğu tekrar tekrar aynı güçte sunması için her şeyi RoboThespian’ın ellerine bırakın. Robotlar, bilim eğitimi için çok ideal görünüyor, çünkü bir taraftan sempatik ve düşük maliyetli (ayrıca, sigara veya yemek molası da vermiyor). Diğer taraftan ise, 10 ya da 20 yıl sonra, robot endüstrisi, tıpkı otomotiv endüstrisi gibi önemli hale gelecek gibi görünüyor. RoboThespian bugün bilim müzelerinde çocukları eğlendirme ve eğitme çabaları, gelecekte bir gün eğitim alanında çok önemli bir rol oynadığı ortaya çıkacak.
Robot aktörler, biçimsel olarak hafif, görsel olarak çok çekici buluşlar. Çok boyutlu dünyalar veya geometri hakkında konuşabiliyor ve uzay hakkında çok şey biliyormuş gibi görünüyorlar. Çevrimiçi bir arayüz tarafından kontrol ediliyorlar, bu sayede seyircilerden birinin hareketlerini taklit edebiliyorlar. Aynı zamanda, yüzleri tanıyıp kalabalık içerisinden birini takip edebiliyorlar.