Diskonun bu çehresi ve giderek popülerleşmesi çok geçerli bir noktayı ortaya çıkardı: İnsanlar dans etmek istiyor ve bunu (istisnalar hariç) Rock müzik ile yapamıyorlardı. Disko kalp atışlarını yükseltti, kol ve bacaklara can verdi. Ayrıca, oldukça da pratikti; bir gruba gerek olmadan plaktan çalabiliyordunuz. Disko ilk başlarda, küçük sosyal gruplarla bağlantılıydı; Amerikalı İtalyan, Latin, siyahi ve cinsel azınlıkların bir araya geldiği New York kulüpleri. Disko, hızlı bir şekilde Kuzey Amerika’nın büyük şehirlerinden Avrupa’ya uzandı ve kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermeye başladı.
Italio Disco (Avrupa diskosunun İtalyan dalı) Turin, Hamburg, Belgrad, Moskova, Riga’yı ele geçirdi ve Sopot ve Opole ile Polonya’ya kadar geldi. Polonya da bu akımın etkisi altına girmeye başladı ve 1973 yılında Wrocław’da, ilk Polonya Disko DJ Turnuvası düzenlendi. 90’lar geldiğinde ülke, Disco Polo adı verilen kendine özgü disko tarzının etkisi altındaydı. Bu, Euro disko ve çağdaş halk ezgilerinden türetilmiş, Italio disco ve Polonya halk şarkılarından etkilenen, elektronik müzik ve parti müziği arasında karma bir tür. Disco Polo, klavye ile halk müziğini harmanlayan Balkan Turbofolk ile benzerlikler gösteriyor. O zamandan beri, ana akım ticari hitlerin arasından sıyrılan birçok "büyüleyici" Disco Polo şarkı, dinleyicileri ve disko müdavimlerini şaşırtmaya devam ediyor. Gazeteci ve blog yazarı Olga Drenda, Culture.pl ile yaptığı söyleşide, şöyle bir yorumda bulunuyor: “Biri, bir gün şöyle isabetli bir saptamada bulunmuştu; disko aynı anda hem dans edip hem de ağlayabilmektir.
Disko ortaya çıkmadan önce, ‘dans müziği’ denen bir tür vardı. Bu, insanların dans edebildiği bir çeşit konser müziğiydi. O zamanlarda, Polonya’da Happy End grubu ve Zbigniew Wodecki’nin şarkısı Chałupy / Welcome to’yu hatırlıyorum. 70’li ve 80’li yıllardaki Polonya diskosunu düşündüğümde, hafif züppece bir hal almış Eurovision müzik türünü, caz ve Funk’ı harmanlayan sesler aklıma geliyor. Madalyonun diğer yüzü ise, dans pistinde ağlama ihtiyacı idi; Polonyalılar bunu Italo Disco ve ardından Almanya’nın hafif melankolik hitleri (özellikle Dieter Bohlen ve takipçilerinin müzikleri) sayesinde oldukça rahat yapabiliyordu. Disco Polo, bu akımlar doğrultusunda ortaya çıktı--minör sintisayzır ölçülerine yerleştirilmiş dans müziği."
Halina Żytkowiak – A Moment Lasts a Moment
Polonyalı Disco Vol. Kaset 1 Manyetik Teyp. “Bir anın, diğerine geçişinin tadına bak, aha!” sözleri disko kültürünün özünü gayet iyi yakalıyor. Halina Żytkowiak’ın 1978’de kayıt edilen albümü Jestem tylko dziewczyną (Ben bir kızım sadece) Polonya disko tarzının ilk ürünüydü. Üflemeli çalgıların seslerinden bunu gayet kolay anlayabilirsiniz.
You're tired of the world, come to the disco with me come aha
Don't hug me, keep your distances aha
ah ah ah at least once
taste how the moment lasts a moment aha
don't say anything to me, just be the rhythm aha
I'll give you strength, close your eyes as if you were dreaming, oh yes
Zdzisława Sośnicka – Forgive me, Forgive me Once More
1980’den kalma Odcienie samotności (Shades of Loneliness) albümünün kapağı biraz aldatıcı. Albüm kapağının dini görüntüsüyle alakası olmayan dans şarkıları barındırsa da tamamen kopuk da denemez. Bu albümün Slav tarzı bir “melankolik disko” albümü olmasından ve şarkıların birer disko hiti olmalarından ziyade, Czesław Niemen’in Progressive Rock tarzını anımsatıyor.
Forgive me, Forgive me Once More, this one time more
Forgive me, Forgive me Once More, this one time more
A year has gone by, I wait still for you to come, to come
Krystyna Prońko – Who Gave Us Rain
Polonya melankolik disko müziğine bir başka örnek. Kto dał nam deszcz (Who Gave Us Rain), diskonun yüksek kültüre nasıl yaklaşabileceğini gösteriyor. Şarkı, dans müziğinden çok caz ile bağıntılı.
When on the sixth day the Lord
Lit up a smoke and sat by the river,
He thought that the time of hope had come...
and created us.
Kombi – Hug me (Old Spice Edit)
Przytul mnie (Hug Me), Kombi’nin en iyi bestelerinden biri. Mutlu ve lounge-vari tarzı 80’lerin ortalarındaki Ibiza müziklerini anımsatıyor. Şarkının bu versiyonu, eski Polonya disko müziklerini yeniden canlandıran The Very Polish Cut Outs grubundan Zielona Góra’nın Old Spice düzenlemesi.
Anna Jurksztowicz – Hej man!
Anna Jurksztowicz’in hayal kırıklığına uğradığı bir randevu hakkında yaptığı şarkı. Şarkısına sadece bir sintisayzır, bir davul seti ve aralara eklenmiş birkaç vokal eşlik ediyor. Sonuçta, mikro sesleri şaşırtıcı şekilde çok ustaca bir araya getirmeyi başarmış. 80’li ve 90’lı yıllarda Polonya’da sintisayzır ile dalga geçilirdi. Olga Drenda şöyle yazıyor:
Polonya dans müziği, 90’lı yılların ortalarında hi-nrg, Eurodisco, sert tekno-dans ve komşu müziklerin büyüleyici bir karşımıydı. Diğer yandan, Disco Polo hayranları için oldukça agresif, tekno dinleyicileri için fazla ilkeldi; fakat yerel ve daha melodik bir tarz olarak İngiliz müzik eleştirmeni ve elektronik müzik eksperi Simon Reynolds için ilgi çekici oldu.
Brutal – Sorrow
Suwałki şehrinden çıkan bu Disco Polo grubu, Polonya’da 90’ların ortalarında yapılan değişik müzikal karışımların bir örneği. Beste ve vokal tarzı, bir parti şarkısı havası veriyor, fakat elektronik davul ise sert, agresif ve endüstriyel bir his yaratıyordu; ki bu, EBM (Electronic Body Music, dans müziğinin agresif, endüstriyel bir türü) olarak nitelendirilebilir. Bu türde, sabit bir gürültü ve ses deformasyonunu sürekli olarak duyuyorsunuz. Kötü tat ve abartının somutlaşan yapısının yanı sıra, Suwałki’nin banliyölerindeki dönüşümün zorlu yıllarına tanıklık eden bu müziği dinlemek oldukça keyifli olabilir (bu bir ihtimal). Oldukça ilginç ve tanımlaması zor bir müzik.
Boys – This Is Not The USA
Disco Polo müziğe ait plak ve kasetler Polonya porno sektörünü bile geçti. Yüzbinlerce hatta milyonlarca satıldı. Kırsal bölgelerden, itfaiye istasyonlarına, hatta Varşova Kültür Sarayı Konferans Salonuna kadar ülkenin her yanında Disco Polo konserleri yapılıyordu; ta ki, Komünist Parti resmi toplantıları yapılmaya başlayana kadar. Televizyon ve radyolardan alınan temelsiz disko müziği kayıtları, süper marketlerin raflarını doldurmaya başladı. Hatta, Disco Polo şarkıcıları 1995 yılında Polonya Başbakanı olan Aleksander Kwaśniewski’nin seçimleri kazanması için kampanya bile yaptılar. Gazetelere göre, Disco Polo endüstrisini mafya yönetmeye başlamıştı. Hatta 2007’de bu konuya değinen, “Mafiapolo” adlı bir makale yayınlandı.
To nie USA (This is not the USA), 1995 yılından bir klip ve klipte, Varşova Kültür Sarayı’nda bulunan iki Sovyet heykeli kullanılıyor.
Hey, hey, hey, this is not the USA
Here you'll learn what life really is
Haj, haj, haj, this is my country
It will be your paradise
Jauntix – Atlantis
Wieliczka’dan (tuz madenleriyle ünlü bir Polonya şehri) gelen Jauntix üç albüm çıkardı. Genellikle şarkı sözleriyle öne çıkan grubun müziğine tam olarak disko demek zor. Depeche Mode’dan esinlenen synth-pop tarzında müzik yapan grubun hayranları, yani Demir Perde arkasındaki Depeche Mode hayranlarına “depesze” adı veriliyordu.
Mig – What You Will Give Me
Bu, genç, yol kenarı holiganları, Polonya’da utanç verici klipleriyle tanınıyor (ve onlar hakkında yapılan bir parodi sayesinde, ünlerinin orman yangını gibi hızlı yayılmasıyla; oldukça da garip ve aynı şekilde, Litvanya’da da). Bu müziği şu anki ön yargılar ve kalıplar nedeniyle, ciddiye almak mümkün değil, ama MIG'in bu çalışması, belki 10 yıl sonra ya da onlarca yıl sonra gerçek bir müzik eseri olarak değerlendirilebilir. İsveçli gazeteci Gabriel Stille, neden bu müziği ilgi çekici bulduğunu şöyle anlatıyor:
Bence Avrupa’da 90’lı yıllar ve sonrasında büyümüş birçok insanın bu tarz müziğe dair anıları vardır (ve bazıları için bu tabii ki, hala nefret edilen tarz noksanlığından dolayı bir nevi ‘suçtan’ zevk alma olacaktır.) Bu nedenle, hem kolayca bağ kurulabilen hem de ulusal farklılıklardan dolayı oldukça garip gelen bir tarz.
MC Diva – Girl from St. Pauli
Eurodans’tan sonra Power Dance başladı. Kimse bu konuda MC Diva’dan (Krystyna Stolarska) daha popüler olamadı. Onun müziği, ZYX Plak şirketinden çıkan Avrupalı hi-nrg ve Amerikan dans hitlerini bir araya getirdi. Polonyalı bir yıldız olmasına rağmen Amerika’dan bile takipçileri vardı. Sanatçının DJ Bobo, Fun Factory ve E-Rotic gibi isimlerle birlikte performansı bulunuyor.