Sıkı yönetim döneminde çekilen film, Komünist terörün en ilkel tasvirini sunuyor. The Interrogation yedi yıl süresince sansürlü kaldı. Güvenlik Bürosu tarafından yakalanan ve arkadaşının aleyhine ifade vermeye zorlanan bir sanatçının hikayesini anlatıyor. Film, “Polonya Halk Cumhuriyeti tarihinin en anti-Komünist filmi” olarak takdir gördü.
Film, tarihin akışını değiştirdi. Andrzej Wajda’nın parlak buluşu film yapım stüdyosu Zespół Filmowy X’in 1982 yılında dağılmasına ve Ryszard Bugajski’nin Polonya’dan göç etmesine neden oldu.
Komünizm Hakkındaki En Güçlü Filmler
Polonya: Maciej J. Drygas - Hear My Cry (Sesimi Duyun)
Belgesel, totaliter rejime karşı rahatsız edici bir suçlama. Hear My Cry (Usłyszcie mój krzyk) 1991 yılında çekildi. 8 Eylül 1968 tarihinde Varşova'daki Ulusal Stadyum'da (sonradan 10. Yıldönümü Stadyumu olarak adlandırılmaya başlandı) bir hasat festivali sırasında intihar eden memur Ryszard Siwiec’in hikayesini anlatıyor. Siwiec’in bu eylemi “dünyayı ele geçiren yalan diktası”na karşı bir protestoydu.
Trajik olayın 7 saniyelik bir bant kaydı bulunuyor. Yönetmene göre bu kısa parça, üzerinde bir çalışma yapmak için yeterliydi; bunun üzerine insan onuru ve hümanist değerler için savaş konulu bir film yarattı. Drygas’ın filmi, Polonya’daki belgeseller arasında bir başyapıt, belki de en güçlüsü.
Polonya: Andrzej Wajda - Man of Marble (Memer Adam)
Man of Marble, Wajda’nın en iyi filmlerinden biri. Birçok insanın Komünizm hakkındaki hislerini film formuna dönüştürüyor: Hayal kırıklığı. Film, Polonya Halk Cumhuriyeti’nin işçi sembolü Stakhanov hakkında bir belgesel için materyal toplamaya çalışan genç gazeteci Mateusz Birkut’un hikayesiyle şekil alıyor. Onun yükselişi ve düşüşü Komünist sistemin vaatlerini paramparça etti. Her ne kadar, sansür şüphelerini üzerine çekmemek için filmin açık uçlu bir sonu varsa da Mateusz Birkut’un, 1970 yılında Gdańsk tersanesinde gerçekleşen grev sırasında, askeri güçler protestocuların üzerine ateş açtığında öldüğü çok açıktı.
Rusya: Nikita Mikhalkov - Burnt by the Sun (Güneş Yanığı)
Yıl 1936 ve Stalin, Sovyet Ordusu içindeki etnik temizliği yürütüyordu. Kurbanlar arasında devrimci Kotow (Nikita Mikhalkov), eşi Marusia (Ingeborga Dapkunaite) ve kızı (Nadezhda Michałkowa) bulunuyordu. Oskarlı film, tarihin dönen tekeri altında parçalanan hayatların ve kurbanların nostaljik hikayesini anlatıyor. Mikhalkov’un filmi 20. yüzyıl Rus tarihinin en karanlık dönemini gözler önüne seriyor. Mikhalkov yıllar sonra, filminin güzel efsanesini, milliyetçi propaganda türüne giren iki farklı film çekerek yok etti.
Totalitarizme gülmek
Çekoslovakya: Jaromil Jireš - The Joke (Şaka)
Yönetmenin en öne çıkan filmlerinden biri olan The Joke, Milan Kundera’nın romanının bir adaptasyonu. 1968 yılında çekilen film, kız arkadaşına yaptığı gereksiz bir şakadan dolayı Çekoslovakya Komünist Partisi’nden kovulan ve daha sonra intikam alan Josef Somr’un hikayesini anlatıyor.
The Joke, 60'lı Çek Yeni Dalga başyapıtlarından biri oldu.
Polonya: Jerzy Gruza - Party for Ten People Plus Three (On Artı Üç Kişi için Parti)
Sistemle dalga geçerek mücadele etmek, en tehlikeli yoldu ve yönetmenler bunun farkındaydı. Jerzy Gruza, Polonya Halk Cumhuriyeti’nin en popüler komedi dizilerinin yapımcısıydı: Evde Savaş (Wojna domowa) ve Kırk Yaşlarında (Czterdziestolatka). Sistemin saçmalıklarını bulup onlarla dalga geçerdi. En iyi filmlerinden biri ise On Artı Üç Kişi için Parti (Przyjęcie na dziesięć osób plus trzy) idi.
Senaryosu Jan Himilsbach tarafından yazılan film, karmaşık değerleri olan dejenere sistemi resmediyor. Para olmadığı söylendiği için maaşlarını alamayan işçilerin yanı sıra yöneticiler için düzenlenen lüks yemekler. Sansür, rahatsız edici bu gerçeği fark ettiğinde filmin yedi yıl boyunca halka gösterimini yasakladı.
Polonya: Stanisław Bareja - Teddy Bear (Oyuncak Ayı)
Bareja‘nın Teddy Bear’ı Polonya komedilerinin Monty Python and the Holy Grail’i sayılır. Yönetmen, başarılı çalışmalarını yaratmadan önce, Polonya Sosyalizmi ile Esmer Arayacak (Brunet wieczorową porą, 1976), Beni Yakaladığında Ne Yapacaksın? (Co mi zrobisz, jak mnie złapiesz?, 1978) gibi komedilerle yıllardır dalga geçiyordu zaten.
Teddy Bear, sansürcülüğün çözülmekte olduğu 1980 yıllarında çekildi. Bu nedenle, Bareja istediği kadar ileri gitti.
(Demir) Perde Arkasından Gündelik Hayat
Çek Cumhuriyeti: Forman ve diğerleri
Çek Cumhuriyeti, Komünizme 41 yıl ve binlerce kurban (267 bin mahkum, 248 bin politik nedenli infaz) verdi. Fakat Çekoslovak sineması, sistemin çarpıklığı konusunda sesini hiç yükseltmedi. Vojtech Jasny, 1967 yılında kolektifleştirme ve kamulaştırma altında hayatta kalmak için mücadele eden Çek köylüler hakkında bir hikaye olan All My Good Countrymen’i yönetti. Film, Çekoslovakya’da 1968 yılı sonrası yasaklandı. Fakat, çoğu film yapımcısı gerçeğin resmini çizebilmek için hicvi kullanmaya başladı. Ivana Passer, Jaroslav Papoušek ve Miloš Forman’in belirttiği gibi “Hayat, sorunlar, Gagarin, Čáslavska ya da Karel Gott olma şansını edememiş olanların acı ve zevkleri” ile ilgileniyordu.
Ahlaki Anksiyete Sineması
70'li ve 80'li Polonyalı film yapımcıları bu bakış açısını paylaştı. Krzysztof Kieslowski, Agnieszka Holland, Krzysztof Zanussi ve Feliks Falk, komünist propaganda makinesi tarafından yayılan yalanlar ve sahtekarlığı göstermek amacıyla ahlaki kaygı sinemasını yarattılar. Akım, Krzysztof Kieślowski'nin 1975 yapımı Personnel adlı filmle başladı. Bir sonraki yıl, The Calm filmiyle neslin ahlaki kaygılarını sinema diliyle anlattı. Sansür bu durumdan memnun değildi. Filmin prömiyeri beş yıl ertelendi.