House of Cards, birçok Amerikan yapımında yönetmenlik yapan Agnieszka Holland’ın çalışma fırsatı yakaladığı bir başka tanınmış TV dizisi. Holland, daha önce Fever (1981), The Killing, Treme, Burning Bush, ve televizyon tarihinin en başarılı dizisi olarak gösterilen The Wire gibi ünlü dizilerin de yönetmenliğini yaptı.
Holland, The Wire hakkında şöyle bir yorumda bulunuyor: “Genç film yapımcıları için bu dizi bir külttür. Film okullarındaki öğrencileri Oskar adaylığından çok daha fazla etkilemiştir.”
Holland Culture.pl ile yaptığı bir röportajında, TV dizilerinin yapımına katılmanın ona yeni tarz bir kısa film dili öğrenmesini sağladığını söylemişti. Yönetmen,
“Yaşlanıyorum fakat tekniğim, 10 yıl öncesine göre çok daha genç hissediliyor” diye ekliyor.
Agnieszka Holland’ın TV dizileri devrimi
Çok yakın bir zamanda, yazar Ira Levin’in Rosemary’nin Bebeği filminin televizyon versiyonun yönetmeliğini yapmasının ardından Holland, yepyeni bir zorlu görevi yerine getirmek için iş başında.
House of Cards, modern televizyonda gerçekleşen devrimsel değişikliklerin bir sembolü niteliğinde. Özellikle, sadece tek sezonuyla 100 milyon dolara ulaşan bütçesiyle.
Dizinin yapımcılığını ABD’nin en büyük (ve 40 ülkede daha bulunan) video ısmarlama platformu Netflix tarafından yaptırılıyor.
Dizinin çarpıcı olan yanı, sadece yapım bütçesi değil. Netflix, dağıtım felsefesini tamamen yeniden tanımlıyor. Bir bölümü haftalık olarak yayınlamak yerine, dizi bölümlerini art arda izleyen modern izleyici kitlesinin beklentilerini karşılamak adına, bir kerede tüm sezonu yayınlıyor.
Peki, Polonyalı yönetmen bu diziye kendi özgün tarzını biraz olsun yansıtmayı başarabilecek mi? Kaderi yönetmenlerden çok, senarist ve yapımcıların elinde olan dizide bunu gerçekleştirmek pek kolay olmayabilir.
Holland bir internet sitesine verdiği röportajda, dizi ile ilgili tereddütlerini şöyle dile getiriyor:
Görünüşe bakılırsa, dizinin yaratıcıları sert bir duvarla karşı karşıya kalmış durumda diyor ve bunun kendi düşüncesi olduğunun altını çizerek, House of Cards’da politikanın çok soyut verildiğini söylüyor. Bir başbakan yardımcısının bir katil olduğunu düşünmek çok zor; hatta, bir başbakanın ve başbakan yardımcısının binlerce insanın ölümünden suçlu tutulması bile...
Frank Underwood’un Washington’daki hiyerarşinin en tepesine çıkma yolunda zorlu çabasını görmek için 2015’in Şubat ayına kadar beklemek zorundayız.
Polonyalılar Amerikan televizyonunu ele geçiriyor
Holland, Amerikalı TV yapımcıları tarafından tanınan tek Polonyalı sanatçı değil.
Hollywood tarafından tanınan ünlü Polonyalı besteci Abel Korzeniowski, Amerikan televizyon dünyasında öne çıkmaya başladı. Showtime için yapılan bir gerilim dizisi olan Penny Dreadful’un müzikleri, son aylarda Amerikan televizyonlarındaki en etkileyici albümler arasında gösteriliyor.
Antoni Komasa Łazarkiewicz de Korzeniowski’nin izinden gidiyor olabilir.
Holland’ın Burning Bush dizisinin başarılı müziklerinin bestecisi Łazarkewicz, bu kez de Rosemary’nin Bebeği dizisinin yapımında yer aldı.
Roman Polański’nin vazgeçilmezlerinden Krzysztof Komeda ile yasal prosedürler nedeniyle karşı karşıya gelmektense Łazarkewicz, dizi için tamamen yeni bir müzik yazdı.
Agnieszka Holland’ın yönettiği Rosemary’nin Bebeği ve diğer ünlü Amerikan dizileri hakkında daha detaylı bilgi için Rosemary’nin Bebeği Dizi Oldu makalemizi okuyun.
Kaynaklar: Stopklatka, kişisel materyaller
Çeviren ve düzenleyen: Didem Bilgin