İngiliz küratör ve galerici Kurt Beers, büyük hacimli kitabı “Yarının 100 Sanatçısı”nı Ekim 2014'te Thames & Hudson Yayınevi işbirliğiyle yayınladı. Cecily Brown, Yuko Hasegawa ve Suzanne Hudson gibi, sanat dünyasının önde gelen isimlerinden oluşan bir jüri, 4300 adaylık bir listeden, 21. yüzyılın en gelecek vaat eden sanatçılarını seçtiler. Finaldeki 100 kişi arasında 53 erkek ve 47 kadın bulunuyor.
Yarışmaya yaş ve coğrafi sınırlar olmaksızın resim yapan herkes başvurabiliyor. Yarışmayı düzenleyenlerin isteği üzerine, birkaç düzine sanat okulu da kendi mezunlarını aday gösterdi.
Kurt Beers'a göre, resim şu anda çok önemli bir rönesans döneminden geçiyor. Pek çok önemli sanatçı, dijital medyanın hüküm sürdüğü bu dönemden sonra, tekrar bu ortama dönüyor. Yarının 100 Ressamı albümü sadece resim için iyi zamanları işaret etmekle kalmıyor; aynı zamanda güncel eğilimler, akımlar ve trendler üzerine faydalı bir rehber sunuyor. Esaslı bir kapağın altında, mükemmel kaliteli reprodüksiyonlar ve realist tablolar kadar, soyut ve konsept işler ve karışık teknik kullanılan enstalasyonlar da sunuluyor.
İşte erken 21. yüzyıl ressamları arasından seçtiğimiz 10 isim:
Kristina Alisauskaite
1984 doğumlu Kristina Alisauskaite, Yarının 100 Ressamı listesindeki tek Litvanyalı kadın ressam. Minimalist tabloları, gerçeğin dondurulmuş anlarını, özlem ve yalnızlığın anlarını anlatıyor. Alisauskaite, boşluğun huzursuz görüntülerini yaratıyor: Tablonun boş kısmının kenarına trambolin üzerinde bir adam yerleştiriyor, hiçliğin içinde yüzü olmayan bir figür sallandırıyor ve yemek takımları eksik olan bir sofra kuruyor.
Ewa Juszkiewicz
1984 doğumlu Ewa Juszkiewicz, prestijli 41. Bielska Jesień Resim Bienali yarışmasını kazanınca Polonya'da önemli bir isim haline geldi. En bilinen işleri, kafaları garip biçimde deforme edilmiş, çoğalan katranköpüklerine* dönüştürülmüş, devasa böcek bedenli, buketli, kabile maskeli ve halılara sarınmış, sürrealist kadın portreleri... Ewa Juszkiewicz'in tabloları tarihi resme, özellikle Flaman ustaların tablolarına atıfta bulunuyor. Sanatçı, sanatına büyük özen gösteriyor. Yüzyıllar boyunca, kadının farklı biçimlerde resmedilişini inceliyor. Estetik normları aşma olgusunu ve resmetmenin çeşitli ölçütlerini araştıyor. Şekilsel ilüstrasyonlarını görünüşte yabancı unsurlarla örerken, çirkinliğin ve güzelliğin sınırlarını sorguluyor.
GL Brierley
1965'te İngiltere'de doğan GL Brierley, kitaptaki en yaşlı ressamlardan. On yılı aşkın süredir uluslararası sahnede aktif, Avrupa ve ABD'de pek çok sergisi yapıldı. Heykeli anımsatan neo-barok resmi, sanatçının tabiriyle “bir oyuncak bebeği giydirmek gibi”. Resim kuruyarak, çatlayarak ve buruşarak; bir portreyi, bir natürmortu veya bir soyutlamayı anımsatan bir nesne yaratıyor. Resimde bunların dışında sayısız farkedilebilir unsur ortaya çıkıyor: Tül, kürk, glasaj, ahşap ve şeker.
Kinga Nowak
1977 doğumlu Kinga Nowak Kraków merkezli gelenekselci sembolik ressamlar arasında sayılıyor. Bir ENSBA mezunu ve Londra Sanat Üniversitesi'nde hoca olarak, Paris ve Londra sosyal çevresiyle bağlantılı. Realistik bir tavırla yaptığı erken dönem resimleri kendi çocukluk hatıralarına atıfta bulunuyor. Sanatçı, Culture.pl ile gerçekleştirdiği bir söyleşide, bu erken dönem işlerini “(...) geçmişi anma ve beni şekillendirenin ne olduğuna bakarak kendi[n]i anlama çabası” olarak nitelendiriyor. Son eserlerinde, Nowak dünya imgesinin nasıl inşa edildiğine bakıyor. “Bu tablolar bundan hareketle, çağrışımların, duyguların ve çeşitli sezgilerin bir sonucu, tıpkı bir rüyada gibi, bu tabloların gerçekliği bir yaratım ve ben sembolik, güvenilir ve yine de imkansız olmasını istiyorum,” diye ekliyor.
Carla Busuttil
Carla Busuttil 1982'de Johannesburg'da doğmuş bir İngiliz sanatçı. Resimlerinde sık sık kamuya mal olmuş figürlerle toplumun karikatürize bir betimlemesini yapıyor. Büyük İngiliz Gülümsemesi, Uyan Rod ve Alles Ist Schwindel tablolarında, Margaret Thatcher imgesini, kolektif hafızada bulunduğu biçimde yeniden üretiyor: Tipik saç stili, geniş omuzlar ve bir dizi inci. British Art Now temsilcisi Busuttil'in işleri artık Saatchi Koleksiyonu'nun da bir parçası.
Paweł Śliwiński
1984 doğumlu Paweł Śliwiński, ilhamını hayal dünyasından alarak tuhaf figürler ve gerçekdışı hikayelerle dolu evrenler yaratan bir sanatçı grubunun üyesi. Sembolik ve soyutun eşiğindeki resminin ekspresyonist tavrı, sanatının tipik bir özelliği ve Śliwiński resmin doğası üzerine de kafa yoruyor. Jakub Banasiak'ın bir yorumuna göre “Eğer [tablolarda] bir kulübe, bir çayır veya bir ağacın farkına varsak bile, bunlar her şeyden önce resmin yapısının ve -daha da ileriye gidersek- bizzat resim yapma sürecinin tasvirleri.” Śliwiński, birlikte çalıştığı Tymek Borowski ile varolmayan* sanatçıları temsil ettikleri Herostrates Galerisi'ni kurdu.
André Hemer
1981 doğumlu Yeni Zelandalı André Hemer, resim ve dijital medya arasındaki dönüm noktalarıyla meşgul. Soyut işleri, dijital imgeleri geleneksel resimle karıştırma anlarını yakalıyor. Yaşadığı ve çalıştığı Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya'nın kent mimarilerine uygulanan projeler yapıyor.
Łukasz Stokłosa
Popüler kültür, sitkom ve özellikle filmlerden ilham alan, 1986 doğumlu Łukasz Stokłosa, kara estetikle tablolar yaratıyor. Hareket eden fotoğraflara benzeyen romantik ve dekadan* tabloları, etkileyici sarayların boş iç alanını, kış manzaralarını ve melankolik portreleri sunuyor ve işlerine homoseksüel aşk ve grup seks tasvirlerini katıyor.
Andrew Sendor
19. yüzyıl ortalarında bir icat yeni bir tartışma başlattı: Resim, fotoğrafın ulaşamadığı neye ulaşır? Yaklaşık 200 yıl sonra, New York'taki prestijli Pratt Enstitüsü ve Columbia Üniversitesi Anatomi Bölümü mezunu 1977 doğumlu Andrew Sendor, bu tartışmada yer almaya karar verdi. Onun hiperrealistik yağlı boya tablolarında, dijitalize ve piksellenmiş görüntüler bulunur. Monokrom (genellikle siyah ve beyaz) resimleri ve JPG dosyaları, uydurma sergilerdeki enstalasyonların hayali görüntülerini yansıtır.
Jakub Julian Ziółkowski
İlk 100 arasına giren beş Polonyalı ressam arasında, en büyük uluslararası şöhreti yakalayan 1980 doğumlu Jakub Julian Ziółkowski oldu. 55. Venedik Sanat Bienali dahil olmak üzere, en önemli modern sanat olaylarında yer aldı. Eklektik tabloları sürrealizm ve soyutlamayı, kübizm ve optik sanatı, yapısalcılık ve Oryantalizm'i* bir araya getirir. Ziółkowski kendi hayalgücü ve bilinçaltı* ile ilgilenir. İlham almak için, bir fotoğraftan veya haber görüntülerinden faydalanmaz, her şeyi “kafasından” çizer. Yarattığı tablolarda, görünüşte kaotik bir mikrokozmosu, fantastik bitkilerin ve böceklerin ve yer yer iki kafalı yarı-insansı yaratıkların bulunduğu esrarengiz dünyaları anlatır.
Çeviren ve düzenleyen: Didem Bilgin