Władysław Starewicz – The Tale of the Fox (1930)
Polonya animasyonu en başından beri oldukça iddialıydı. Władysław Starewicz, kuklalar ve tek-resim (stop-motion) üzerine çalıştı ve Tale of the Fox (Tilkinin Masalı) onun büyük başarısının bir göstergesi. Film, Goethe’nin Reynard the Fox’unun (Tilki Reynard) uzun metrajlı bir adaptasyonu.
Włodzimierz Haupe, Halina Bielińska – The Changing of the Guard (1958)
Kibrit kutusu karakterler, hayali bir dünyada, askeri kahramanlık aracılığıyla duygusal yakınlığı tasvir ediyor. Çalışma, 1959 yılında Cannes Film Festivali, Ex-aequo Kısa Film Ödülü aldı.
Jan Lenica – Labyrinth (1962)
Bu film, Polonya animasyonunun felsefi ve reflektif yönlerini temsil ediyor. Takipçileri, çevrelerindeki dünyayı sıradan, yaşlı adamın kaderine yansıtılmış olarak gözlemliyor ve felsefi genellemeleri inceliyordu. Labyrinth, Lenica’nın kara mizahı ve gerçeküstücü fikirlerini gözler önüne seriyor. Lenica, Roman Polanski ve başka birçok kişi üzerinde önemli bir etkiye sahip.
Jan Lenica, Walerian Borowczyk – House (1958)
Lenica ve Borowczyk birlikte yıllarca gerçeküstücü kolajlar üzerinde çalıştı. House birlikte yaptıkları en son ve en önemli film. Çalışma, Borowczyk’nin tabiriyle “bir şiir koleksiyonu gibi” birbirine bağlanmış büyük bir kısa film serisinin parçası. House, 1958 yılında Brüksel’deki Deneysel Filmler Yarışması’nda Büyük Ödül aldı.
Witold Giersz – Red & Black (1963)
Giersz de diğer bütün Polonyalı animasyon sanatçıları gibi iddialıydı. Bu alandaki yaratıcı çalışmalarına Polonya animasyonunun altın çağı olan 1960’larda yağ bazlı boyalar, alçı ve lastik mühür ile imajlar canlandırarak başladı. Giersz'in sanatsal çıktıları oldukça muazzam ve sanatçı bugün hala aktif olarak çalışmalarına devam ediyor.
Mirosław Kijowicz – Cages (1967)
Sanat tarihçisi ve ressam Kijowicz, altında yıkıcı siyasi temelleri gizleyen yanıltıcı basit çizimler üzerinde çalıştı. Özgürlükten mahrum bir insan ne yapabilir? İnsan onuru özgürlüğe mi dayanır? Kijowicz sadece eğlendirmekle kalmıyor aynı zamanda film aracılığıyla felsefi sorular da soruyor. Cages, Polonyalı caz bestecisi Krzysztof Komeda’nın fantastik besteleriyle tamamlanıyor.
Witold Giersz – Horse (1967)
Red&Black, Little Wetern ve Horse, Giersz’in en bilindik kısa filmleri. Sanatçı, direkt olarak selüloit üzerine boyanmış yumuşak ve yaygın renk lekeleri kullanıyor. Her kareyi kendisi canlandırıyor. Horse, insanoğlunun doğayla mücadelesine at ile sembolize ederek değiniyor.
Stefan Schabenbeck – Stairs (1968)
Sanatçı, Polonya animasyon dünyasına Pisagor bakış açısıyla katıldı. Mikro ve makro ölçekli bakış açılarıyla insan hayatını irdeliyor: farklı bir bakış açısıyla bakıldığında hayat daha farklı görünüyor. Kısa filmi Stairs (Merdivenler) sanatçının en popüler çalışması. “Merdivenler” bir hayat yolculuğu...
Ryszard Czekała – Son (1970)
Czekała hikaye anlatımıyla öne çıkıyor. Kısa animasyonlardan zamanla belgesel ve uzun metrajlı filmlere doğru yöneldi. Son (1970) en popüler filmlerinden biri. Bir oğulun kırsal alanda yaşayan ailesini ziyaretinin ilgi çekici hikayesini anlatıyor. Film, karşılıksız sevgi ve bağlılık üzerinde duruyor ve belki de Polonya animasyon sinemasının en güzel filmlerinden birisi.
Daniel Szczechura – Journey (1970)
Szczechura, Polonya domestik hayatının acı ve melankolik tasvirleriyle öne çıkıyor. Journey’de ise bu konuda daha da ileri gidiyor. “Film maksatlı bir provokasyon”, diyor sanatçı. “Hiç bir şey olmuyor. Fakat sonuna kadar izleyip, filmin kendisini hipnotize etmesine izin verenler, sonunda memnun oluyor. Bu benim en tartışmalı filmim.” Film, bu türe yepyeni kapılar açtı.
Ryszard Czekała – Roll Call (1970)
Czekała, özgürlüğün hayalinin şiirsel ifadelerinden zevk alıyor. Bir Nazi toplama kampının kâbus-vari sahnelerinin yer aldığı Roll Call, tarihsel trajediyi kavramak için cesur bir girişim. Czekała, bu animasyonla Annecy Kısa film Festivali büyük Ödülü’nü aldı.
Zofia Oraczewska – Banquet (1976)
Esprili ve mecazi, Banquet (Açık Büfe) tüketim davranışlarını örneklendiriyor. Partiye sürekli yeni konuklar katılıyor ve uzun bir masa üzerinde de yiyecekler bulunuyor. Fakat burada tüketici ile yiyecek tüketiminin rolleri yer değiştirmiş durumda. Film, Melbourne ve Chicago’daki festivallerden ödülle döndü.
Julian Józef Antoniszczak – A Highly Committed Film (1979)
Krakow merkezli Miniatur Filmowych Stüdyosu 1960’larda Polonya animasyon sinemasının gelişimnde oldukça önemli bir merkezdi. Burası aynı zamanda, Julian Józef Antoniszczak (Antonisz)’in ilk çıkışını yaptığı yer. Antonisz, Polonya animasyon sinemasında kamerasız tekniğiyle imzasını attı. A Highly Committed Film, bir televizyon haber programı parodisi ve aynı zamanda da Polonya Halk Cumhuriyeti gerçekleri üzerine bir eleştiri.
Jerzy Kucia – Reflections (1979)
Uluslararası alanda en bilindik Polonyalı animasyon sanatçılarından biri. Kucia'nın kasaba ve ülkeye dair empresyonist portreleri iç içe bir ses ve görüntü başyapıtı. Reflections, sonunda bir insan tarafından ezilen iki böcek arasındaki kavga aracılığıyla hayatın anlamı adına sonsuz mücadeleyi anlatıyor.
Zbigniew Rybczyński – Tango (1980)
Rybczyński “görsel şiir”i yarattı (Bogusław Zmudziński’nin söylemiyle). Tango, muhtemelen Polonya’da en çok bilinen kısa animasyon ve büyük ihtimalle sanatçının da en büyük başarısı. Kısa film, 1983 yılında En İyi Kısa Animasyon Oskarı’nı kazandı. Film, bir sosyal roller bolluğu sunuyor. Bir odaya girip çıkan sayısı karakter. Futbol oynayan bir çocuk, bebeğiniz emziren bir anne, bir tesisatçı, ölmekte olan bir kadın ve kadın öldükten sonra onun yerini alan bir çift.